-
1 bringen
bringen <bringt, brachte, gebracht> ['brıŋən]vtdas Essen auf den Tisch \bringen yemeği sofraya getirmek;etw in Ordnung \bringen bir şeyi yoluna koymak;jdn vor Gericht \bringen biriyle mahkemelik olmak;Glück \bringen şans getirmek;jdn in Verlegenheit \bringen birini bozmak [o mahcup etmek];etw an den Tag \bringen bir şeyi ortaya çıkarmak;jdn auf die Palme \bringen ( fig) birini çileden [o zıvanadan] çıkarmak;jdn auf Touren \bringen birini harekete geçirmek;jdn auf etw \bringen birinin aklına bir şey getirmek;jdn aus dem Konzept \bringen birinin aklını karıştırmak;etw zur Sprache \bringen bir şeyi dile getirmek;etw zu Papier \bringen bir şeyi kâğıda dökmek;etw auf den Markt \bringen bir şeyi pazara çıkarmak;ein Kind zur Welt \bringen dünyaya bir çocuk getirmek;es weit \bringen (hayatta) yükselmeketw an sich \bringen üstüne geçirmeketw mit sich \bringen; ( zur Folge haben) bir şeyi beraberinde getirmek, bir şeyi doğurmak [o neden olmak]etw hinter sich \bringen bir şeyi bitirmek, bir işi hâlletmek;sie wollen sie unbedingt unter die Haube \bringen onun başını ille bağlamak istiyorlar, onu ille baş göz etmek istiyorlar;seine Schäfchen ins Trockene \bringen ( fig) küpünü doldurmak;jdn um die Ecke \bringen ( fam) birini öldürmekwas bringt das? bu ne getirir?;das bringt doch überhaupt nichts! bu hiçbir şey getirmez ki!4) ( wegnehmen)jdn um etw \bringen birini bir şeyden etmek;jdn ums Leben \bringen birinin canına kıymak;jdn um den Verstand \bringen birinin aklını başından almak5) jdn zum Lachen \bringen birini güldürmek;etw nicht übers Herz \bringen bir şeye gönlü razı olmamak, bir şeye kıyamamak;du bringst mich nicht dazu, das zu tun bunu bana yaptırtamazsın -
2 Arm
Arm <-(e) s, -e> m1) ( Körperteil) kol;\Arm in \Arm gehen kol kola gitmek;jdn in die \Arme nehmen birini kollarının arasına almak, birini kucaklamak;jdn mit offenen \Armen aufnehmen birine kollarına açmak;jdn auf den \Arm nehmen ( fig) birini kafa kola [o gır gıra] almak, biriyle dalga [o matrak] geçmek;jdn unter den \Arm nehmen ( fam) birinin koluna girmek;jds verlängerter \Arm sein ( fig) birinin sağ kolu olmak;jdm in die \Arme laufen birine rast gelmek;jdm unter die \Arme greifen birine kol kanat olmak, birine yardım etmek;einen langen \Arm haben kolu uzun olmak, sözü geçer olmak, nüfuzlu olmak2) tech kol3) ( eines Flusses) kol4) ( Ärmel) kol -
3 Finger
Finger <-s, -> ['fıŋɐ] mparmak;der kleine \Finger serçe parmak, serçe parmağı, küçük parmak;mit dem \Finger auf jdn zeigen birini parmakla göstermek;\Finger weg! çek parmağını!;da solltest du lieber die \Finger von lassen ( fig) o ( fam) ondan [o o sevdadan] vazgeçsen iyi olur;jdn in die \Finger bekommen birini eline geçirmek;jdn um den \Finger wickeln ( fam) birini parmağında oynatmak;sich dat die \Finger nach etw lecken ( fam) bir şey için içi gitmek; ( beim Essen) parmaklarını birlikte yemek;keinen \Finger krumm machen ( fam) parmağını bile kıpırdatmamak [o oynatmamak] -
4 Luft
Luft [lʊft] f1. kein pl1) ( Gasgemisch, Atem\Luft) hava;\Luft aufpumpen hava basmak [o vermek];die \Luft aus etw dat herauslassen bir şeyin havasını boşaltmak, bir şeyi söndürmek;die \Luft ist rein ( fam) ortada kimsecikler yok, tehlike yok;es herrscht dicke \Luft ( fam) hava fena esmek;sich in \Luft auflösen ( fam) yok [o toz] olmak;jdn wie \Luft behandeln ( fam) birini hiçe saymak;2) ( Atem) nefes, soluk;nach \Luft schnappen ( fam) soluk alamaz olmak;die \Luft anhalten nefesini tutmak;( tief) \Luft holen (derin) soluk [o nefes] almak;keine \Luft bekommen soluk alamamak;mir blieb vor Schreck die \Luft weg ( fam) korkudan soluğum kesildi;jdm die \Luft zum Atmen nehmen birine nefes aldırmamak;von \Luft und Liebe leben ( fam) havadan yaşamak3) ( fam)seinem Ärger \Luft machen öfkesini gidermeketw in die \Luft sprengen bir şeyi havaya uçurmak;vor Freude in die \Luft springen sevinçten havalara uçmak;das ist völlig aus der \Luft gegriffen bu tamamen uydurma;in der \Luft hängen ( fam) havada kalmak; -
5 drängen
drängen ['drɛŋən]I vi1) ( eilen) acele etmek;es drängt nicht acelesi yokdie Menschen drängten zu den Ausgängen insanlar itiş kakış çıkışlara doğru ilerledilerer drängt zur Eile acele edilmesini istiyorII vt1) ( schieben) itmek;jdn an die Wand/in die Ecke \drängen birini duvara/köşeye sıkıştırmak2) ( antreiben) itelemek (zu -e), sık boğaz etmek (zu için);jdn \drängen, seine Schulden zu bezahlen borçlarını ödemesi için birini sıkıştırmakIII vrsich \drängen itişip kakışmak;die Menschen drängten sich in den Hallen insanlar salonlarda itişip kakıştı -
6 Tasche
Tasche <-n> ['taʃə] f1) ( an Kleidung) cep;etw aus der eigenen \Tasche bezahlen ( fam) bir şeyi cepten vermek, bir şeyi kendi kesesinden ödemek;etw in die eigene \Tasche stecken ( fam) bir şeyi cebe indirmek [o atmak]2) (Hand\Tasche, Akten\Tasche, Schul\Tasche) çanta;in die eigene \Tasche wirtschaften ( fam) cebini doldurmak;jdm auf der \Tasche liegen ( fam) birinin sırtından geçinmek;3) a. zool (Backen\Tasche, Begattungs\Tasche) kese; -
7 Wand
-
8 Grenze
Grenze <-n> ['grɛntsə] f1) (Staats\Grenze) sınır (zu -), hudut (zu -);die \Grenze zu Belgien Belçika sınırı;jdn über die \Grenze abschieben birini sınır dışı etmek2) ( Begrenzung)jdn in seine \Grenzen verweisen birine haddini bildirmek -
9 Knie
1) ( Körperteil) diz;auf \Knien diz üstü;weiche \Knie bekommen ( fam) dizlerin bağı çözülmek;auf die \Knie fallen diz üstü çökmek;jdn übers \Knie legen ( fam) birini pataklamak;etw übers \Knie brechen ( fam) bir şeyi üstünkörü yapmak;in den \Knien weich werden ( fam) dizlerin bağı çözülmek;jdn in die \Knie zwingen ( fig) birini dize getirmek2) ( Biegung) kıvrım3) ( am Rohr) dirsek -
10 versetzen
versetzen*I vt2) ( beruflich) atamak, tayin etmek3) schule geçirmek;sie ist in die fünfte Klasse versetzt worden beşinci sınıfa geçirildi;er wird nicht versetzt sınıfı geçemedi4) ( verpfänden) rehin etmek5) ( vermischen) karıştırmak;etw mit Alkohol/Wasser \versetzen bir şeyi alkol/su ile karıştırmak, bir şeye alkol/su katmak6) ( Schlag) geçirmek;jdm einen Schrecken \versetzen birinin ödünü koparmak7) ( antworten) diye cevap vermek9) ( in Zustand bringen)jdn in Zorn/in Angst \versetzen birini öfkelendirmek/korkutmak;in den Alarmzustand \versetzen alarma geçirmek;in Panik \versetzen paniğe vermek;jdn in die Lage \versetzen, etw zu tun birini bir şey yapabilecek duruma getirmek10) (zurück\versetzen) geri almakII vrsich in jds Lage \versetzen kendini birinin yerine koymak -
11 befördern
befördern*vt1) ( Waren) taşımak;jdn an die frische Luft \befördern ( fam) birini kapı dışarı etmek;jdn ins Jenseits \befördern birini öbür dünyaya postalamak2) ( im Beruf) terfi ettirmek (zu -e);sie wurde zur Abteilungsleiterin befördert bölüm şefliğine terfi edildi; ( im Kaufhaus) reyon şefliğine terfi edildi -
12 Kontrolle
Kontrolle <-n> [kɔn'trɔlə] f1) ( Beherrschung, Pass\Kontrolle, Polizei\Kontrolle) kontrol;über jdn/etw die \Kontrolle verlieren bir kimse/şey üzerindeki kontrolü kaybetmek;jdn/etw unter \Kontrolle haben bir kimse/şey kontrol altında olmak;alles unter \Kontrolle! her şey kontrol altında!;sein Auto geriet außer \Kontrolle otomobili kontrolden çıktı -
13 Straße
Straße <-n> ['ʃtra:sə] fauf der \Straße sokakta, yolda;auf offener \Straße sokağın [o yolun] ortasında;auf die \Straße gehen sokağa çıkmak; ( demonstrieren) gösteri yürüyüşü yapmak;über die \Straße gehen sokağı geçmek;jdn auf die \Straße setzen ( fam) birini sokağa atmak;der Mann auf der Straße sokaktaki adam2) ( Meerenge) boğaz;die \Straße von Gibraltar Cebelitarık Boğazı -
14 Idee
1) ( Einfall) fikir;gute \Idee! iyi fikir!;wie kommst du denn auf die \Idee? bu fikir nereden aklına geldi ki?;ich habe eine \Idee benim bir fikrim var;jdn auf die \Idee bringen, etw zu tun birinin aklına bir şey yapma fikrini getirmek;ich habe nicht die leiseste \Idee davon ( fam) onun hakkında en ufak bir fikrim yok;das ist bei ihm eine fixe \Idee bu, onda bir saplantıdır [o idefikstir], bu, onda sabit bir fikirdir3) philos ide, idea, düşünce -
15 Kandare
Kandare <-n> fgem;dem Pferd die \Kandare anlegen ata gem vurmak;jdn an die \Kandare nehmen birine gem vurmak;jdm die \Kandare anziehen birinin gemini kısmak -
16 Tür
kapı;in der \Tür stehen kapı ağzında durmak;\Tür an \Tür mit jdm wohnen biriyle kapı komşu olmak;hinter verschlossenen \Türen gizli oturumda;Weihnachten steht kurz vor der \Tür ( fig) Noel kapıya dayandı;jdn vor die \Tür setzen ( fam) birini kapı dışarı etmek;jdm die \Tür vor der Nase zuschlagen ( fam) birini kapıdan çevirmek;ihr stehen alle \Türen offen onun için bütün kapılar açıktır;mit der \Tür ins Haus fallen ( fam) damdan düşercesine söylemek;zwischen \Tür und Angel ( fig) o ( fam) ( auf der Schwelle) ayaküstü; ( in aller Eile) kaşla göz arasında;jdm die \Tür einrennen ( fig) birinin kapısını aşındırmak -
17 abschieben
ab|schiebenII vtdie Verantwortung \abschieben sorumluluğu üzerinden atmak2) ülkeden sürmek; ( ausweisen) sınır dışı etmek;jdn über die Grenze \abschieben birini sınır dışı etmek;unerwünschte Personen \abschieben istenmeyen kişileri sınır dışı etmek, istenmeyen kişileri ülkeden sürmek3) ( loswerden) başından atmak -
18 Brust
göğüs, bağır; ( Busen) göğüs, meme; (Geflügel\Brust) göğüs;jdn an die \Brust drücken birini bağrına basmak, birini kucaklamak;aus voller \Brust singen göğsünü yırtarak şarkı söylemek;dem Säugling die \Brust geben bebeğe meme vermek -
19 Ecke
-
20 Erde
Erde ['e:ɐdə] f1. kein pl1) ( Welt) dünya;auf der \Erde dünyada2) ( Boden) yer, zemin, toprak;auf die \Erde fallen yere düşmek;karge \Erde kısır toprak;unter der \Erde yerin altında, toprak altında2. <-n> f1) ( Erdreich) toprak;jdn unter die \Erde bringen ( fam) birini toprağa vermek2) elek toprak
См. также в других словарях:
jdn. in die Warteschleife schalten — jdn. in die Warteschleife schalten … Deutsch Wörterbuch
Rata Die — (RD) is a system for assigning numbers to calendar days (optionally with time of day), independent of any calendar, for the purposes of calendrical calculations.It was named (after the Latin for fixed date ) by Edward Reingold and Nachum… … Wikipedia
Julian day — JDN redirects here. For the military IT system, see Joint Data Network. For the comic book character Julian Gregory Day, see Calendar Man. Not to be confused with Julian year (disambiguation). Julian day is used in the Julian date (JD) system of… … Wikipedia
Liste deutscher Wörter aus dem Hebräischen — Die deutsche Sprache hat viele Ausdrücke aus dem Hebräischen („Hebraismen“) bzw. aus dem Jiddischen („Jiddismen“) entlehnt. Viele Begriffe wurden über das Rotwelsche übernommen, das selbst jiddische Ausdrücke integriert hat, aber oft in… … Deutsch Wikipedia
Юлианская дата — (JD) астрономический способ измерения времени, при котором считается число дней, прошедших начиная с полудня 1 января 4713 до н. э. юлианского календаря или, что то же самое, 24 ноября 4714 г. до н. э. григорианского… … Википедия
Dobra (Powiat Łobeski) — Dobra … Deutsch Wikipedia
Dobra Nowogardzka — Dobra … Deutsch Wikipedia
J.D. Neuhaus — J. D. Neuhaus GmbH Co. KG Rechtsform GmbH Co. KG Gründung 1745 Sitz … Deutsch Wikipedia
Betucht — Dieser Artikel oder Abschnitt bedarf einer Überarbeitung. Näheres ist auf der Diskussionsseite angegeben. Hilf mit, ihn zu verbessern, und entferne anschließend diese Markierung. Die deutsche Sprache hat viele Ausdrücke aus dem Hebräischen… … Deutsch Wikipedia
Ganove — Dieser Artikel oder Abschnitt bedarf einer Überarbeitung. Näheres ist auf der Diskussionsseite angegeben. Hilf mit, ihn zu verbessern, und entferne anschließend diese Markierung. Die deutsche Sprache hat viele Ausdrücke aus dem Hebräischen… … Deutsch Wikipedia
Hebräismen — Dieser Artikel oder Abschnitt bedarf einer Überarbeitung. Näheres ist auf der Diskussionsseite angegeben. Hilf mit, ihn zu verbessern, und entferne anschließend diese Markierung. Die deutsche Sprache hat viele Ausdrücke aus dem Hebräischen… … Deutsch Wikipedia